MHP Manisa teşkilatı bayramlaştı

MHP Manisa İl Teşkilatında bayramlaşma gerçekleşti. Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Manisa İl Başkanlığı tarafından parti binasında bayramlaşma programı düzenlendi. Bayramlaşmaya MHP Manisa İl Başkanı Cüneyt Tosuner, Manisa Ülkü Ocakları Başkanı Emirhan Sallıtepe, ilçe başkanları ve partililer katıldı.

Manisa İl Başkanı Cüneyt Tosuner, partililerin ve Manisalıların bayramını kutladı. Başkan Tosuner, “Rahmet, bereket ve kardeşlik ayı Ramazan-ı şerifin manevi iklimini geride bırakmanın hüznünü yaşarken, birlik ve beraberliğimizi pekiştiren mübarek Ramazan Bayramı’na ulaşmanın sevincini yaşıyoruz. Yüce Allah, tutulan oruçları, yapılan ibadetleri yüce katında kabul eylesin. Bayramlar, bizleri bir araya getiren, yüreklerin birlik ve beraberlik içinde toplu vurduğu, kardeşliği, dayanışmayı ve huzur ortamını güçlendiren, ulvi ve mukaddes günlerdir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, milletimizin huzuru, devletimizin bekası ve güçlü yarınlarımız için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Bu vesileyle, Ramazan Bayramı’nın sizlere, ailelerinize, Türk-İslam âlemine ve aziz hemşehrilerimize sağlık, huzur ve mutluluk getirmesini diliyor, hepinizi Allah’a emanet ediyorum. Ramazan Bayramımız mübarek olsun!” diye konuştu.

ARTIK HAFTALARDIR NE OLACAK BU CHP’NİN HALİ DEMEYE BAŞLADIK
MHP Manisa Milletvekili ve Grup Başkanvekili Erkan Akçay, programa canlı bağlantıyla katılarak partililerin bayramını kutladı. Kutlamadan sonra basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Akçay, canlı bağlantıyla Türkiye gündemini değerlendirdi.

Türkiye’nin çok önemli birtakım hadiselerin içinden geçtiğini vurgulayan Akçay, “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Milliyetçi Hareket Partisi grubu olarak üzerimize düşen görevleri, hassasiyetleri yerine getiriyoruz. Artık haftalardır ne olacak bu CHP’nin hali demeye başladık. Şu kadarını söyleyeyim bugün itibari ile ortaya saçılan, yargıya intikal eden yolsuzluk, rüşvet her türlü yanlış ve kanun dışı hareketlerin tam göbeği içerisinde yer almaktadır. Yani sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesi veya bazı birtakım belediyelerindeki ortaya çıkan iddialar ve yolsuzluk soruşturmaları bakımından değerlendirdiğimizde onun dışında da Cumhuriyet Halk Partisi’nin kurultayı ve diğer bir takım konulara baktığımızda CHP’nin de bu işlerin tam göbeğinde yer aldığını da maalesef görüyoruz. Elbette Türkiye’de yargı tarafsız ve bağımsızdır. Yargı toplum olarak, ülke olarak sığınabileceğimiz en güvenli limandır. Bütün eksikliklerimize, hatalarımıza rağmen, yargı faaliyetini ortaya saçılan iddiaları yargı elbette görmezden gelemez. Hiç kimse de görmezden gelemez. Ama tabi hukukun bir temel kuralı var. Masumiyet kuralı. Yargı hükmünü verene kadar bir masumiyet kuralı vardır. Buna riayet etmek zorundayız. Biz de Milliyetçi Hareket Partisi olarak sözümüzün başında öncelikle bunu ifade ediyoruz. Yalnız birtakım ortaya çıkan gürültüleri, kötü sesleri, iddiaları Cumhuriyet Halk Partisi bir yaygarayla gürültüyle ‘bize darbe yapılıyor. Bu bir siyasi darbedir. Cumhurbaşkanı adayımızın önü kesilmek isteniyor’ gibi bir takım gürültülerle kapatmaya çalışıyor. Ama bu pis kokuları nasıl engelleyecek? Çok sayıda çok vahim iddialar var. Rüşvet, yolsuzluk daha kişisel verilerin elde edilerek kendi amaçları doğrultusunda kullanılması gibi hususlar önümüzdeki aylar içerisinde de belgeler halinde ortaya çıktıkça gündemi meşgul etmeye devam edecek. Hazin olan şudur ki, bu gürültü patırtıyla mübalağa yapmaktadır Cumhuriyet Halk Partisi. Mübalağa nedir? Kafa karıştırmak için laf kalabalığı üretmektedir. Bugün genel başkanları Özgür Özel’in ve yöneticilerinin ve kendi medyalarının yaptığı da budur. Yani milletin laf kalabalığıyla kafasını karıştırmaya ve hedef saptırma gayreti içerisindeler. Fakat bu yolsuzluklara ilişkin iddialara yönelik ‘bunlar doğru değildir’ diyemiyorlar. Bu tutuklanan şahıslar İmamoğlu, ‘ben rüşvet almadım, yolsuzluk yapmadım’ diyemiyor. Ne diyor? ‘Ben Cumhurbaşkanı adayıyım. Beni engellemek istiyorlar’ diyor. Yiğit olan, mert olan, dürüst olan kişi ortalığa dürüstlüğüyle çıkar. Ama bunların artık Cumhuriyet Halk Partisi’ne oy veren vatandaşlarımızın da CHP yönetiminin kendilerini kandırdığını artık görmeleri ve anlamaları gerekiyor ve bu hadiseler Cumhuriyet tarihinin en önemli yolsuzluk hadiseleridir. Bu 25 yıl önce İstanbul İSKİ’deki meydana gelen yolsuzluk hadisesinin belki de bin katı büyüklüğünde bir takım yolsuzlukları ve kirli ilişkileri, faaliyetleri ortaya koyuyor. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak CHP’ye şunu tavsiye ettik. Bırakın yargı işini yapsın. Bir takım pislikleri, yolsuzluğa bulaşanları savunmaya kalkışmayın. Onlar yargıda aklansın ki siz de parti olarak daha önce ve geçmiş siyasi tarihimize baktığımızda bunlardan ders alınması gerekir” diye konuştu.

BUNLAR BİRAZ DAHA SIKIŞ ALIP MUHTEMELEN YURT DIŞINA KAÇACAKLAR
CHP’nin siyasi kargaşayla bir şeyler elde etmeye çalıştığını söyleyen Erkan Akçay, “Bu konuda en büyük örnek Milliyetçi Hareket Partisi olmuştur. 2010 yılında zamanın Milliyetçi Hareket Partisi Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak hakkında bir takım yolsuzluk iddialarıyla görevden uzaklaştırma ve bunun yargıya taşınması söz konusu olmuştu. O zaman Bilge Liderimiz Devlet Bahçeli parti tüzüğümüz gereği bu yolsuzluğa adı karışanların ve yargıya intikal edenlerin parti tüzüğümüz gereğince istifaları istendi ve istifa ettirdiler. Ondan sonra ‘aklan gel’ dediler. Yine 57. hükümet döneminde Bayındırlık Bakanlığı yapan Koray Aydın’la ilgili iddialarda da ‘Aklan da gel” dediler ve Yüce Divan’da yargılanması gerektiğini ifade etti. Genel Başkanımız ve partimiz ve Koray Aydın da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde ‘Ben Yüce Divan’da yargılanmak istiyorum’ diye bu görüşünü de ifade etti ve bu yönde bir tutum aldık. Neticede Koray Aydın Yüce Divan’da yargılandı. Yüce Divan’da tamamından aklandı. Daha sonra Milliyetçi Hareket Partisi’nin milletvekili oldu 2015 yılında ve meclis başkan vekilliği görevine getirildi. Yargı böyle işler. Sadece ‘bize kumpas kurdular, darbe yaptılar’ diyerek bu işin içerisinden sıyrılmaları mümkün değil. Vahim hata hata üstüne vahim hatalar yapıyor Cumhuriyet Halk Partisi. Genel Başkanı Özgür Özel ve diğer, sözcüler, temsilcileri ve işi sokaklara dökme gayreti içerisine girdiler. Sokaklarda kaos, kargaşa ve iç kargaşayla bir siyasi sonuç alabileceklerini düşündüler. Bunu da ne mutlu ki başaramadılar. Çünkü ülkemiz, milletimiz bu konuda da tecrübeli ve bu bir takım bir nevi Gezi Parkı hadiseleri gibi olaylar çıkartma gayretleri karşısında emniyet güçlerimizin ve polislerimizin tutumu her türlü hakaretin üzerinde sabırla hareket edilmiştir ve millete de anlatılmıştır bunların gerçek yüzü. Bu tam bir ihanettir. Bu kadar yolsuzluğun, pisliğin örtmek için hem kendi CHP kitlesine yalan yanlış bilgiler verip hem de bir kaos ortamı yaratmaya çalıştılar. Bununla da yetinmediler. Yabancı televizyon ve haber ajanslarına canlı bağlantıyla İngiltere’ye, Amerika’ya sığınma yolunu tercih ettiler. Yani bundan 100 sene evvelki Damat Ferit’lerin, İngiliz Cemiyeti’nin Milli Mücadele’yi Anadolu’da boğmak için izlenen çıkartma faaliyetleri vardı. Bunlar tarih bilincinden yoksun. Atatürk’ün şuurundan tamamen uzak bir şekilde adeta yabancılar birliğine girecek kadar şuursuzlaşmışlar ve İngilizlerin İngiliz hükümetinin kendilerine bekledikleri desteği vermediğinden şikâyet ediyorlar. Bu kadar tâbi olmuşlar. Bu kadar himaye ister hâle gelmişler. Cumhuriyet Halk Partisi’nin zaten 1938 yılından sonra Atatürk’le de hiçbir alakası kalmamıştır. Maalesef sıkıştıkça utanmadan, sıkılmadan Atatürk’ün arkasına sığınmayı tercih ediyorlar. Yani Amerikan televizyonlarına bağlanıyorlar, destek istiyorlar, himaye istiyorlar. Yani bunlar biraz daha sıkış alıp muhtemelen yurt dışına kaçacaklar. Böyle bir zihniyet bozukluğu içerisindeler. Bunları başta Özgür Özel’in aklını başına devşirmesini ve şuurlu hareket etmesini, ülkeye zarar vermemesini tavsiye ediyoruz. Bunun adı muhalefet olamaz. Bunun adı demokratik siyaset olamaz. Muhalefeti demokratik siyaset maskesi altında Adeta Türkiye’yi düşmanlık haline getirdiler” dedi.

CUMHURİYET HALK PARTİSİ, BU YOLSUZLUK HADİSELERİNİN BEDELİNİ DE EN AZ 50 YIL ÖDER
Akçay sözlerini şöyle sürdürdü: “Cumhuriyet Halk Partisi bugüne kadar Türkiye’nin milli çıkarlarını savunmadı ancak Avrupa’nın hatta Yunanistan’ın çıkarlarını savunur bir duruma geldi. Bakın bu İmamoğlu denilen kişinin bir dış politika danışmanı varmış. Şimdi soruyorum; Bir Büyükşehir Belediye Başkanı’na dış politika danışmanı neden gerekli olur? Ne iş yapar? Adam bu operasyonlar yapıldığı günlerde Yunan televizyonlarına bağlanıyor ve Yunanistan’dan destek isteyecek kadar zillete düşürüyorlar kendilerini. Peki Yunanistan ne yaptı? 200 gün sonra Atina sokaklarında kendi askeri birliklerini yürütürken toplu halde Türkiye’ye ve Türk milletine hakaretler ve küfürler yazdırıyor. Bunlar bu kadar aşağılık zillete düşmüş durumdalar. Kendilerini savunamıyorlar. Fakat savunmak zorunda kalacaklar. İmajla, algıyla bir noktaya giderler ama neticede gerçekler ortaya çıkar. İSKİ skandalının bedelini 25 yıl ödeyen Cumhuriyet Halk Partisi, bu yolsuzluk hadiselerinin bedelini de en az 50 yıl öder. Bayramınız tekrar mübarek olsun. Nice bayramlara ulaşmak dileğiyle.”