USD38,30
%0
EURO43,59
%0.49
GBP51,11
%0.28
BIST9.312,13
%-0.1
GR. ALTIN4.092,46
%-0.16
BTC3.581.180,82
%0.42
İstanbul
Ankara
İzmir
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Aksaray
Amasya
Antalya
Ardahan
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bartın
Batman
Bayburt
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Düzce
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkâri
Hatay
Iğdır
Isparta
Kahramanmaraş
Karabük
Karaman
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırıkkale
Kırklareli
Kırşehir
Kilis
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Mardin
Mersin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Osmaniye
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Şırnak
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yalova
Yozgat
Zonguldak

CHP’nin geçmişiyle bağlarını koparan ideolojisi Türkiye’yi dönüştürüyor

Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı geçmişiyle bağlarını kopararak kuruldu; CHP, bu süreçte devlete ideolojik bir yön vermiştir.

featured

Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı-Selçuklu mazisiyle bütün bağlarını koparmak üzere kur(dur)ulmuş bir devlettir. Cumhuriyet Halk Fırkası ise, bu misyonu yerine getirmesi için kendisine yetki ve destek verilen partinin adıdır. Bu hüküm cümlesine itiraz edenler istiklal mücadelesini yok saydığımı düşünebilirler ama öyle değil. Anadolu’nun Müslüman halkı cephede canını hiçe sayarak vatan topraklarını kanı ile sularken, perde arkasında nelerin döndüğünü bilecek durumda değildi.

Kabul etmek gerekir ki CHP, üzerine aldığı bu görevi, yani 1. Dünya Savaşının emperyalist galiplerinin kendisine tevdi ettiği bu vasiliği hakkıyla yerine getirmiştir. Bu yüzden Cumhuriyetin kurulmasından sonraki en az 2-3 kuşak boyunca yetişen nesillerin, Osmanlı ile ilgili olarak en ufak bir müspet düşüncesi yoktur, olmamıştır. Altı asırlık koca bir Osmanlıyı ya yok sayma yoluna gitmişler, ya da kötüleyerek, böyle bir geçmişe sahip olmaktan utanarak, yüzlerini buruşturarak bahsetmişlerdir. Cumhuriyetin ilk dönem kadrolu yazarlarının eserlerinde bu husus açıkça görülmekte olup, Erol Toy’un Kuzgunlar ve Leşler isimli tarihi romanı buna iyi bir örnektir.

CHP’nin altı okta ifadesini bulan parti programı da devletin resmi ideolojisi olarak kabul edilmiş, çeyrek yüzyıl boyunca hem devlet kurumları, hem de yeni nesiller bu ideolojinin koyu vesayeti altında inşa edilmiştir. CHP 1950’ye kadar bunu doğrudan kendisi yaparken, Cumhuriyet döneminin ilk çok partili serbest seçimiyle siyasi iktidarı kaybettikten sonra da, asker ve sivil memurlardan oluşan oligarşik bürokrasi eliyle bu vesayetini tavizsiz sürdürmüş, yakın zamana kadar bu durum devam etmiştir.

Batıcı, laik elitlerin siyasal İslamcı olarak gördükleri Ak Parti, 23 yıldır iktidar olduğu halde, Milli Eğitim başta olmak üzere birçok kurum-kuruluşta, özellikle kültür sanat dünyasında bu vesayet halen devam etmektedir. O nedenle Türkiye’nin önemli liberal düşünürlerinden Atilla Yayla, “eğitim sistemi CHP’li yetiştiriyor” derken haksız değildir. 10 Kasım’larda sokaklara yansıyan Kuzey Kore görüntüleri, okullardaki büstlerin önünde öğrencilere yaptırılan tapınma benzeri yerlere kapanma ritüelleri bunun örnekleridir.

Bu eğitim sistemine göre Osmanlı, dinci-gerici bir devlet düzeni kurmuş olup, Türkleri özünden uzaklaştırarak Araplaştırmıştır. Medeniyetten uzak, barbar bir devlet olarak, savaşmak ve işgal etmekten başka bir şey bilmediği, akıl ve bilime değer vermediği için çağa ayak uyduramayarak geri kalmış ve nihayet tarihin derinliklerine gömülerek Türkün yakasından düşmüştür.

Bahsini ettiğim bu zihniyeti, 23 Nisan ya da Cumhuriyet Bayramı törenlerinde geleneksel kıyafetlerle sahneye çıkartılan küçük kızların, bir süre sonra üzerlerindeki elbiseleri çıkartıp atarak, altındaki mini etekle, yine sahnede yerini alan papyon kravatlı erkek çocuklarla dans ettirilmesi kadar güzel anlatan bir simgesel gösteri yoktur. Yaşları gereği ne yaptığının hiçbir şekilde farkında olmayan masum çocukları ideolojilerine alet etmeyi çağdaş eğitim olarak dayatanlar, Müslüman ailelerin çocuklarına ise 15 yaşından önce Kuran öğrenmeyi yasakladıklarında, bir çelişkiye düşmüş olmadılar, aksine İslam düşmanlığı konusunda tutarlı bir davranış sergilediler.

Kemalizm adı verilen CHP ideolojisinin inşa ettiği bu zihin dünyası nedeniyle, yakın tarihi hatırlatabilecek ne varsa tümü yok sayılmıştır. İçeride toplumu modernleştirmek için bütün araçları kullanarak Batılı, laik bir toplum inşası için çalışırken, dışarıda da Ortadoğu’ya, Balkanlara ve Kafkaslara, yani tarihine zinhar bakmamak üzere bir dış politika geliştirmiş, bütün ilgisini Batı Avrupa üzerine yoğunlaştırmıştır.

Ancak modern Türkiye’nin tarihiyle ilişkisini kesmiş olması, tarihin de Türkiye ile ilişkisini kesmesine yetmemiştir. Daha doğrusu mazisi, Türkiye’nin yakasını bir türlü bırakmamış, uzun süre bölgede yaşanan olaylar karşısında üç maymunu oynasa da, bunu özellikle 1970 ve 80’li yıllardan sonra devam ettirmesi mümkün olmamıştır.

Bahsettiğim süreç Cumhuriyet tarihinde ilk kez Batıya rağmen icra edilen Kıbrıs harekatı ile başlamış, sonraki yıllarda Bulgaristan’daki asimilasyona karşı çıkan yüz binlerce Müslüman Türk ile Saddam’ın zulmünden kaçan Irak Kürtlerinin Türkiye’ye sığınması ile devam etmiştir. Yakın zamanda Suriye iç savaşından dolayı yine sınırlarımıza yığılan milyonlara kapılarını açmak zorunda kalan Türkiye, yurtta sulh cihanda sulh retoriği ile sınırları dışına gözlerini kapatarak bu coğrafyada varlığını sürdüremeyeceğini görmüştür.

Yüz yıl öncesine takılıp kalan klasik CHP zihniyeti işte bu noktada iflas etmiştir. Canlarını kurtarmak için her şeylerini geride bırakarak Türkiye’ye sığınan mazlumları ülkenin bütün sorunlarının sebebi gibi göstererek, sokağı onlara karşı kışkırtmayı politikasının merkezine yerleştiren bir siyaset, müflis bir siyasettir. 13 yıl boyunca halkını katleden bir diktatör, kaçmak için valizini toplarken, kendisiyle diyaloga geçilmesi tavsiyesinde bulunan, tarih ve coğrafya cahili bir adamdan başka lider çıkartamayan bir partidir CHP.

O nedenle CHP artık bugünün Türkiye’sini yönetebilecek parti olmaktan çıkmıştır, 1930’ların kafasıyla 2030’ların Türkiye’si yönetilemez. Öyle zannediyorum ki, devlet de bunu gördüğü için artık bir CHP iktidarına izin verilmeyecektir. Bundan dolayı galiba Devlet Bahçeli haklı, CHP artık bir siyasi parti olmaktan çıkmalı, en fazla bir STK olarak varlığını sürdürmelidir. Kendisine gönül verenler de Fransız devrimcilerinden birinin, devrimin üzerinden yıllar geçtikten sonra dediği gibi “cumhuriyetimizin diktatörlük yılları ne güzeldi” diye iç geçirerek yaşamaya devam edebilirler.

[email protected]


En Son TV sitesinden daha fazla şey keşfedin

Subscribe to get the latest posts sent to your email.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü

Bir Cevap Yazın

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

En Son TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!